Özel’den Erdoğan’a “Avrupa’ya şikayet” yanıtı: Biz içeride de dışarıda da Türkiye’nin kazancını gözetiriz!

T24 Haber Merkezi 

CHP lideri Özgür Özel, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan‘a seslenerek; “İktidarda kalabilmek için her tavizi veren kendini düşünen bir iktidar anlayışı var. Biz bir kelime eksik söylersek siz bu milleti susturacaksınız, biz bir adım geri gidersek siz bu ülkeyi 50 yıl geri götüreceksiniz. Ne bir kelime eksik konuşacağız ne de bir santim eğileceğiz. Biz içeride de dışarıda da Türkiye’nin kazancını gözetiriz” dedi. 

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi. 

Özel’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle: 

“Madrid ve Brüksel’de programlarımız yurt içinden ve yurt dışından büyük ilgi gördü. Tabii ilgi gösterenlerin başında da Sayın Erdoğan var. Çünkü Sayın Erdoğan öyle bir anlayışa sahip ki, geçmişte kendine helal olan şimdi onun yönettiği ülkede muhalefete haramdır.

Onun sevabı bizim günahımız olacak. O ne yapmışsa geçmişte yapmış olacak ama bugüne gelince o her şeyi yapacak, muhalefet susacak. O bir çerçeve çizecek. Muhalefet onun içinde yapılacak. Çizdiği sınırların dışına çıkılmayacak.

Ayrıca Türkiye’de üniversitelerde başörtüsü sorunu varken Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gideceksin, dava açacaksın. Dava kazanacaksın. Devletten tazminat alacaksın. Bu Avrupa’ya şikayet etmek olmayacak. O gün de yapılanın yanlış olduğunu, hak aramanın meşru olduğunu söylüyordum. AK Parti’ye kapatma davası açılacak. Üçerli dörderli heyetler yapacaksın. Dünya başkentlerine gideceksin. Kendi ülkendeki bir yargı sürecini dünya başkentlerine anlatacaksın, bu meşru olacak. 15 Temmuz akşamı ne istediyse verdiklerin, etle tırnak oldukların, altına F16 çektiğin, tank verdiklerin demokrasiye karşı darbe girişimine girişecek.

Biz senin bize yaptığın husumetleri, haksızlıkları her şeyi bir kenara bırakıp demokrasinin yanında darbenin karşısında bulunacağız. Sabah ilk teşekkür telefonunu bize açacaksın. Sonra diyeceksin ki CHP’nin uluslararası bağlantıları çok güçlü. Yardım edin bu darbeyi dünyaya birlikte anlatalım. O zaman bunların hepsi olacak. Yani darbenin mağduruyken yurt dışına gidip anlatacaksın. Sonra yıllar önce ya bu demokrasi bizim anlayışımıza ne kadar uygun diyene bir trendir, tramvaydır. İşimize girdi geldi, bindik işimize gelmediğinde ineriz dediğin yaklaşımla uyumlu olarak yıllarca seçim kazanınca milli irade bir kere kaybedince kirli irade.

Sayın Bahçeli, kızılcık şerbetini Erdoğan’ın etrafındakiler içisin. Biz, kan kusalım istiyorsunuz. Kusura bakmayın o devir kapandı. CHP ayakta, hakkını da sonuna kadar arayacak. Türkiye’nin 6.5 milyon oy almış siyasi partisiyle tokalaşıyoruz diye bizi terörist ilan ediyordunuz. Yıllarca bebek katili dediğiniz kişiye kurucu önder diyorsunuz. Bunların hepsi milletin gözü önünde oluyor. 

Biz bir kelime eksik söylersek siz bu milleti susturacaksınız, biz bir adım geri gidersek siz bu ülkeyi 50 yıl geri götüreceksiniz. Ne bir kelime eksik konuşacağız ne de bir santim eğileceğiz. Biz içeride de dışarıda da Türkiye’nin kazancını gözetiriz. İktidarda kalabilmek için her tavizi veren kendini düşünen bir iktidar anlayışı var. Erdoğan ortaya çıkan görüntüden çok rahatsız olmuş. Diyor ki siyasi hayatımın hiçbir yerinde eğilmedim, bükülmedim. Sayın Erdoğan’ın omurgalı duruşundan birkaç tanesini hatırlayalım. Rus uçağı düşürülünce cumhurbaşkanı ve başbakan yarışa girdi. Erdoğan çok kızdı, ben düşürdüm dedi. Putin, senin ailenin zenginleşmesini ve taşıdığı petrolleri AB’ye sunacağım dediğinde özür mektubu yazdı. Çok omurgalı bir duruş gösterdi. 

Trump’tan bir telefon geldi. Rahip Brunson akşamüstü kendini Beyaz Saray’da buldu. Trump her aklına geldiğinde nasıl verdi ama papazımı diye konuşuyor. Çok omurgalı bir duruşu var Erdoğan’ın.

İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği söz konusu oldu. Biz dedik ki NATO’da açık kapı politikası var. NATO’nun o kanadının da güçlenmesi lazım. Vay Finlandiya İsveç vaktiyle PKK’lılar iki tur döndüler orada eylem yaptılar. Siz nasıl PKK’nın hamisi ülkeyi NATO’ya sokarsınız dedi. 4 ay sonra günü geldi. İlk imzayı kendi attı. Kalemi Avrupalıların elinden kaptık. İlk imzayı kendi attı. Ama omurgalı bir duruş sergiledi Erdoğan Batı’ya karşı. Birleşik Arap Emirliklerine 15 Temmuz’dan sonra darbenin finansörü dediler. Yeni Şafak gazetesinden Emiri’in fotoğrafını basıp darbenin finansörü altına kocaman puntolarla şerefsizler diye manşet attılar. Daha sonra gidip Birleşik Arap Emirliklerinde kardeşine sarılmaz insan o kadar. Emire öyle sarıldı. Para istedi yaklaşan seçimler için. Cemal Kaşıkçı cinayeti bu ülkenin topraklarında işlenen bir cinayetten Suudi Arabistan’ı doğrudan sorumlu tutup katil ilan edip daha sonra doların yeşilinin ucunu gösterdiklerinde dosyayı iadeli taahhütlü bile değil, tek taraflı karşı tarafa ön ödemeli olarak Erdoğan aldı yolladı yetiştirdi.

Trump Erdoğan’a aptal olma diye mektup yazdı. O mektubu katlarım cebime koyarım dedi. Hala orada duruyor. Dışişleri Bakanı bizden randevu dileniyorlar dedi. Bunu dedikten iki gün sonra randevuya gitti. ABD elçisi Trump akıllı adam. Erdoğan’da olmayanı verecek. Kendisine meşruiyet verecek her şeyi alacak. Çok da güzel olacak sonu dedi. Tam da dediği gibi gitti. Boeingleri satın aldı. Pahallı gazı satın aldı. Nadir toprak elementlerini peşkeş çekti. Ne varsa verdi. Karşılığında hileli seçimleri en iyi bu bilir ama seçim yapılırsa bu kazanır diye Türkiye’de olmayan meşruiyeti güya Trump’tan aldı. Omurgalı duruş diyorsun ya. Omurga dediğin 33 omurdan oluşur. 6 tanesini bir nefeste saydım. 33 tanesini iki nefesle saymazsam namertim.

Eğer sen omurgalıysan şimdi bir omurgalı duruşu daha hep birlikte yaşıyoruz. Milletin önünde bir konuşalım. Gazze’de 2 yıldır İsrail’in soykırımı var katliamı var. Mısır’da bir ateşkes mutabakatı imzalandı. Biz ilk baştan beri bu sürece hep şöyle yaklaşıyoruz. Bu adil bir barış değil. Ama Aliye İzzetbegoviç’in söylediği gibi kötü bir barış süren bir savaştan iyidir. Hiç olmazsa 67.000 Filistinli ölmüş. Yarısı kadın ve çocuk. Bundan sonra ölümler durdurulamıyordu. Gazze tamamen sürülüp gidiyordu ve Trump’ın oradaki hayalleri ortadaydı. Kan akmamasına, çocukların açlıktan ölmemesine, kadınların ölmemesine, ekmek kuyruktakilerin taranmamasına bir umut varsa peki dedi bütün dünya.

Mahmut Abbas bile peki dedi. Biz de peki dedik takip ediyoruz. Beklentimiz katliamların tamamen durması, insani yardımların ve sağlık hizmetlerinin eksiksiz sağlanması, bağımsız bir Filistin devletinin tanınması ve Gazze’nin Filistin toprağı olarak muhafaza edilmesi. Bunun dışında bir şey istemek zaten Filistin davasını terk etmek, Filistin’i yalnızlaştırmak ve İsrail’in kayığına binmektir. 2 yıldır kararlı bir şekilde savunduğumuz bu meselede Erdoğan iktidarının ikircikli tutumunu her seferinde eleştirdik. Gazze İsrail işgalinden kurtarılıp Trump’ın ilhakına açma hevesine de uyanık ve temkinli bir şekilde yaklaşıyoruz. İçinde bulunduğumuz tüm uluslararası örgütlerde de bu tehlikeye dikkat çekiyoruz. Dün Mısır’da Trump’ın şımarık ve alaycı bir şovunu bütün dünya ibretle izledi. Trump bu şovdan saatler önce İsrail parlamentosunda bir konuşma yaptı.

Netanyahu’ya sen bir savaş kahramanısın dedi. Ve dedi ki herkesin içinde ona kullanması için en iyi silahlarımızı verdik. O da iyi bir iş çıkardı dedi. Tek tek İsrail parlamentosunun başkanı savaş suçlularını anons etti. O katliamları yapanları. O komutanlar tek tek ayağa kalktılar. Bütün salondan alkış aldılar. Çoğunda Trump da ayağa kalktı. Ayakta alkışladı onları. 67.000 kişinin katillerini. En şahin bakanlar anons edildi. En çok onlar alkış aldı. Hani bütün İsrailliler ölmeden buralara huzur gelmez diyen en şahin bakanlar en çok alkışı aldı.

Trump da onları ayakta alkışladı. Sumut filosuna saldıranları ayakta alkışladılar. Ve Trump döndü dedi ki sevinebilirsin mutlu olabilirsin. Savaşı sen kazandın dedi Netanyahu’ya. Başardın dedi. En iyi silahlarımı sana verdim. İyi iş çıkardın dedi dakikalarca alkışlandı. Sonra oradan Mısır’a geçti ve herhalde Türkiye’yi yurt dışındaki birçok konuda Erdoğan’ı takip ediyoruz. İzliyoruz. Zaman zaman doğru tutum aldığında destekliyoruz diyoruz. Hiç çekinmeden bu kürsüden söyledim. Rusya Ukrayna arasında taraf olmamak, barışa alaycılık etmek, tahıl koridoruna çalışmak doğru iş. Biz de olsak aynısını yaparız dedik. Çoğu zaman yanlışlarını eleştirdik. Ama hiç dünkü kadar utanmamıştım. Hiç dünkü kadar midem bulanmamıştı. İsrail parlamentosundaki o şov yetmezmiş gibi bir de güya Netanyahu da gelecekmiş de Erdoğan karşı çıkmış. Ya Netanyahu nereye geliyor? Nereye geliyor Netanyahu? Eli kanlı adam. Katliamların faili soykırımcı Netanyahu. Bizim onu Lahey’de yargılatmamız lazımken 67.000 kişinin kanının hesabını sormamız lazımken neredeyse bir araya gelecekler mişte karşı çıkılmış marşı çıkılmış. En büyük utancım şu. Dün iki yerde sevinç vardı. Birisi İsrail parlamentosunda İsrail basınında bile bu kadar değil. İkincisi AK Parti’nin yandaş basınında. Buradan dün yaşananları bir başarı, bir zafer, Hamas direndi, Erdoğan kazandı.

“Biz yas eviyiz!”

Ya ne Erdoğan kazandı? Erdoğan yıllarca Trump’a sustu. Trump Netanyahu’yu övdü, önünü açtı. Ekmek kuyruğunda kadınlar tarandı. Gık demediniz. Gık demediniz. Parmağınızı oynatamadınız. Ne zamanki oradaki bölüşüm meselesinde anlaştılar, hidrokarbonlar Amerika’nın, Gazze’de Amerika’nın ilhakı olacak bütün 150 ülke Filistin’i tanımışken kendilerince manevra yaptılar. Bizim yandaş basın utanmadan, sıkılmadan İsrail parlamentosundaki o havayı görmeden bunu Erdoğan’a bir yurt içinde acaba iç siyasette faydası olur mu diye bir başarı gibi göstermeye çalışıyor. Beyler buradan hepinizin gözünün içine baka baka söylüyorum. Hey biz yaseviyiz. 67.000 tane cenaze var orada. Siz İsrail’in düğün evinin defçisi gibi davranıyorsunuz. Yazıklar olsun hepinize. Yazıklar olsun. Yarısı kadın, çocuk 67.000 Filistinli katledilmişken İsrail’in davuluyla zurnasıyla halaya duran yandaş basına diyorum ki sizde ne yerlilik var, ne millilik var. Şu kadar vicdan yok. Sadece yalakalık var. Sadece yalakalık var. İmzalanan şey barış anlaşması değil ateşkes mutabakatı.”

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir