Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Gezi Parkı davasında, Osman Kavala ile Can Atalay’ın da arasında olduğu 5 sanığın mahkumiyetlerini onadı. 3 sanık hakkındaki hükümler bozuldu. Daire, mahkumiyet hükümlerini bozduğu sanıklardan Ayşe Mücella Yapıcı ile Ali Hakan Altınay’ın adli kontrol hükümleri uygulanarak tahliyesini kararlaştırdı.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 8 sanıklı Gezi Parkı davasında, Osman Kavala’ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis ile Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili seçilen Can Atalay ile Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater Utku’ya verilen 18’er yıl hapis cezalarını onadı.
Kavala’ya, “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis; Atalay, Kahraman, Özerden ve Mater Utku hakkında da “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” suçlamasıyla 18’er yıl hapis cezası verilmişti.
Dairenin, Atalay ve Kahraman’a ilişkin onama kararının gerekçesinde, “sanıkların bir plan ve organizasyon dahilinde gerçekleştirilen Gezi Parkı olaylarının başlaması ve tüm ülke sathına yayılarak derinleştirilmesi kapsamında eylemlerinin bulunduğu” belirtildi.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Türkiye Eş Raportörleri, “Osman Kavala diğer dört sanığın ömür boyu hapis cezalarının onanması bizi şoka uğrattı” açıklamasında bulundu.
İngiliz raportör John Howell ve Avusturyalı raportör Stefan Schennach, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Kavala’nın serbest bırakılmasına dair kararları olduğunu hatırlatırken “Türk yetkililere bu kararları uygulamaları için Avrupa Konseyi’yle birlikte daha fazla baskı yapacağız” dedi.
Ali Hakan Altınay, Yiğit Ali Ekmekçi ve Ayşe Mücella Yapıcı hakkında verilen 18’er yıl hapis cezaları ise bozuldu.
Dairenin kararında, bu sanıkların eylemlerinin, “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” kapsamında olmadığı; sanıkların eylemlerinin “toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet” kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtildi.
Daire, mahkumiyet hükümlerini bozduğu sanıklar Yapıcı ile Altınay’ın adli kontrol hükümleri uygulanarak tahliyesini kararlaştırdı.
Tepkiler ne oldu?
Yargıtay kararı sonrası 17 aydır cezaevinde bulunan Mücella Yapıcı tahliye edildi.
Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nden serbest bırakılan Yapıcı “Hiçbirimizin suçu yoktu. Bu nasıl bir adalet hala anlamış değilim. Ben burada canlarımı bıraktım çıkıyorum” dedi ve ekledi:
“İçeride kalan canlarımızı bir an önce çıkarmamız lazım. Böyle bir adaletsizliği hak etmiyor bu ülke.”
CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu, haklarındaki Yargıtay kararının ardından Gezi Davası hükümlüleri Osman Kavala, Tayfun Kahraman ve Can Atalay’ı İstanbul Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde ziyaret etti.
Kavala’nın, Yargıtay kararını “Hukuk ve insan hayatına değer vermeyen bir anlayışın ürünüdür bu karar” sözleri ile değerlendirdiğini aktaran Berberoğlu; Tayfun Kahraman’ın ise “Biz güçlüyüz ve kötülüğü elbet yeneceğiz. Hukuk içinde mücadelemize devam edeceğiz” dediğini belirtti.
Berberoğlu, Can Atalay’ın değerlendirmesini ise “Bu denli adaletsizlik sadece devleti değil, toplumu da çürütüyor…Ve herkesin böyle bir adaletsizliğe karşı durmalarını bekliyorum” sözleri ile ifade etti.
Karar açıklandıktan sonra sosyal medya platformu X’te (eski adıyla Twitter) #GeziOnurumuzdur etiketi TT listesine girdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yargıtay kararı için “büyük bir utanç” ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, “Yargıtay, bir demokrasi mücadelesi olan Gezi Parkı Direnişinin, talimatla ‘suç’ gösterilmesi utancına ortaklık etmiştir. Unutulmamalıdır ki; Gezi direnişi, demokrasi tarihimizde özgürlüğü haykıran gençlerin gür sesidir. Bu sesi hiçbir güç kısamaz! Bu karar büyük bir utançtır!” diye yazdı.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) sosyal medya hesabından “Yargı Saray’ın, Gezi halkındır! Hatay Milletvekilimiz Can Atalay’ın Saray yargısının hukuksuz operasyonuyla tutsak edilmesini kabul etmeyeceğiz!” mesajını paylaştı.
TİP Genel Başkanı Erkan Baş da “… yargı darbesini kabul etmiyorum. Özgürlük için, 1 Ekim günü Hatay’dan Ankara’ya doğru ilk adımımı atacağım” sözleriyle “Özgürlük Yürüyüşü”nü ilan etti.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi “Gezi Davası’nda çıkan karar Türkiye’de yargının siyasallaştığının ilanıdır” değerlendirmesinde bulundu.
Yeşil Sol Parti de şu mesajı paylaştı: “Gezi tutsaklarına verilen cezanın onanması rehin alma siyasetinin devamıdır. Rehin tutmak istedikleri Gezi tutsakları değil halkların özgür, eşit, insanca yaşama talebidir. Bu karar aynı zamanda Can Atalay’ı Meclis’e gönderen Hatay halkının iradesini tanımamaktır. Adaletsizliğe ve irade gaspına karşı mücadelemizi sürdüreceğiz, tüm arkadaşlarımız özgür oluncaya dek direnmeye devam edeceğiz.”
Süreç nasıl gelişti?
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Osman Kavala’yı, Türk Ceza Kanunu’nun 312/1 maddesi gereğince, “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırmış, “siyasal veya askeri casusluk” suçundan ise beraatine hükmetmişti.
Can Atalay, Çiğdem Mater Utku, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman, Ayşe Mücella Yapıcı ve Yiğit Ali Ekmekçi’nin ise “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” suçundan 18’er yıl hapisle cezalandırılmalarına ve bu suçtan tutuklanmalarına karar vermişti.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, yerel mahkemenin kararını hukuka uygun bulmuştu.
Can Atalay’ın avukatları, müvekkillerinin 14 Mayıs’taki 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi’nde TİP’ten Hatay Milletvekili seçilmesi üzerine yargılamanın durması ve Atalay’ın tahliyesi için Yargıtay’a başvuru yapmıştı.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi bu talebi reddetmişti.
Anayasa Mahkemesi, tahliye ve yargılamanın durması istemi Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından reddedilen Atalay’ın avukatları tarafından yapılan ihlal başvurusunu 5 Ekim’de görüşecek.
Yargıtay Başsavcılığı Gezi Parkı davasıyla ilgili hazırladığı tebliğnamede Osman Kavala’ya verilen müebbet hapis cezasıyla Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Mine Özerden ve Hakan Altınay’a verilen 18’er yıl hapis cezasının onanması istemişti.
Ayşe Mücella Yapıcı hakkında ise “kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden” mahkumiyetin bozulması talep edilmişti.
Öte yandan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 10 Aralık 2019’da aldığı kararda, Osman Kavala’nın tutuklanması ve tutuklu yargılanmasının
onu susturmak ve diğer insan hakları savunucularının cesaretini kırmak amaçlı olduğunu belirtmiş, Türkiye hükümetinden Kavala’nın bir an önce serbest kalması için gerekli önlemleri alması çağrısında bulunmuştu.
AİHM’in bu kararını uygulamaması üzerine AİHM Büyük Dairesi Temmuz 2022’de, Türkiye’nin Osman Kavala davasında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ihlal ettiğine karar vermişti.